Tanyeli… ‘CUMA GÜNÜMÜ İSTİYORLAR, ÖLÜMÜMÜN BİR KISMI ZATEN KABUL EDİLMİŞTİR!’
Bu hastalık senin gibi pozitif, güçlü bir karakteri nereden buldu?
Küçük yaşta anne olduğumdan beri hayat bana hep güçlü olmayı ve çabalamayı öğretti. Her zaman dik durmaya ve aileme yetmeye çalıştım.
“Her şeyi yaparım, hallederim” demek zamanla bir alışkanlığa dönüştü. Bu da yorucu. Kişi olarak kırılgan ve hassasım.
İnsanları memnun etmek için kendini feda ediyorsun galiba?
Kesinlikle ve çok uzağa koştum. Bu benim için doğru. Çünkü kendime karşı çok acımasızdım. Yeterli olmak güzel, ama nereye çok ileri gidersen git, bu senin sınavın. Hayatta çok kızdığım şeyler var.
Sahneye geri dönmek istemedim, yemekli program yapmak istedim, bana fırsat vermediler.
Neye veya kime kızgınsın?
Dokuz yıldır İstanbul’a gelmemiştim, döndüğümde yine koşmak zorunda kaldım. Beni çok yordu, hayal kırıklıkları ve üzüntüler yaşadım. Memleket dışarıdan güzel görünür ama hayat sosyal medyada paylaştığımız gülümsemelerden ibaret değildir.
Evimi çok özlemiştim. Çocuklarım büyüdü ve memleketime döndüm. Sahneye ve özellikle kumarhanelere dönmemek için çok uğraştım.
Neden sahneye dönmek istemedin?
Donanımlı bir insan ve mutfak alanıyım. Televizyonda yemek programı yapayım dedim. Hiç şans vermediler. Şimdi herkes arıyor, keşke o fırsatlar ben bu hastalığa yakalanmadan önce gelseydi.
Pekala, dans etmek… Kendi profesyonel işiniz olsaydı…
Geldiğimde Kültür Sanat Merkezi’nde dans dersleri vermeye başlamıştım bile. Dans etmeyi seviyorum ama dans kursuyla para kazanamazsın. İstanbul’da yaşayamazsın.
DANSI FİNANSAL OLARAK NE ÖLDÜRÜR, NE OLUR?
Dans düşük ücretli bir meslek midir?
Ne öldürür ne de öldürür. Teklif geldi ama ben ayrılmak istemedim. Çünkü artık kesinlikle yaşlandım. 25 yaşında değilim. Çok çalıştım ve güzel bir sanat yaptım ama orası başka bir dünya.
O dünyaya tekrar girmek istemiyordum. Kalbim başka şeyler yapmak istiyordu. Benim mutfak terapi alanım, benim istediğim mutfak programını yaptırsalardı Türkiye’nin Emine Beder’i olurdum.
Mutfakta çok becerikliyimdir. Bu da benim başka bir sahnem.
ÖNEMDE MUCİZE VAR, DÖNÜŞ OLDUĞUNDA MUHABİR BAŞLIYOR
Gelelim hastalığa. Yumurtalık kisti şikayetiyle hastaneye gittiniz, pankreas kanseri olduğunuzu öğrendiniz. Daha sonra?
Benim için büyük bir şoktu. Şaşırdım ama asla isyan etmedim. Gökyüzüne baktım, sonra ağaçlara ve kuşlara. Sanki onları daha ne kadar görebilirmişim gibi! Gökyüzüne baktım ve “Allah’ım, sen benden razı olduğun sürece, ben senden gelen her şeye razıyım” dedim.
Ve gökyüzünün ne kadar güzel olduğuna baktım. Bir sözüm var, “Emanette mucize vardır, isyan edince sınavlar başlar”. Bu benim de testim.
Bu süreç size ne öğretti?
Bu tokatı yemek zorunda kaldım. Artık istemediğim şeylere hayır diyebiliyorum. Herkesi memnun etmek istemediğim şeylere bile evet derdim. Hayır diyebilmek büyük bir özgürlüktür.
Sevdiklerime veda etmek için zamanım var
Hastalığı ilk öğrendiğinizde ölümden korktunuz mu?
Teşekkür ederim. Annemi de pankreas kanserinden kaybettik. Teşhis edilemedi. Hastalığını ölüm aşamasında öğrendik. En azından şansım var; Evre belirlendi, tedavisi var.
Sonuç vermese de herkesle geçirebileceğim, vedalaşabileceğim ya da en azından ne yapmak istediğimi gerçekleştirebileceğim bir zamanım var.
Hastalığınız şu anda hangi aşamada? Nasıl bir tedavi uyguluyorlar?
Tümör arteriyel venin üzerindedir; bu benim şanssızlığım ama asla yayılmadı. Kemoterapide onu küçültüp beni ameliyata alacaklar. Doktorum Sayın Bilgi Baca en büyük yardımcımdır.
Ben bir nefes terapistiyim. Vücudumdaki oksijen seviyesini yüzde 70’e kadar çıkarabiliyorum. Çok fazla şifa, enerji çalışmalarım var. Beni çok güçlü tutuyorlar.
Kemoterapi aldığım gün ve sonraki 4-5 gün yeri öptürüyor. Yine de şikayet etmiyorum.
İyileştiğinde Avustralya’ya dönecek misin?
Hayır. Burada yakalandığım için çok şanslıyım. Çünkü bir Türk doktor var. Orada manevi olarak da sona ererdim. Bu bile Allah’ın bana bir hediyesi.
BU, TANRI’NIN BANA VERDİĞİ BİR MİSAFİRDİR
Eşiniz ve çocuklarınız nasıl?
Avustralya’da bir düzen kurdular. Ayrıca küçük oğlum okuyordu, bu yüzden 6 yıl memleketime gelemedim. Bu da beni çok üzdü. Burada olduğum için şanslıyım.
Allah bana dedi ki; Bu kadar küstahlık bu kibirdir biraz geri çekil sana misafir gönderdim nereye gittin bu misafiri ağırlarken hangi tohumu ektin? Sana iyi gelen, olmayan, ne yaptın, ne yaptın, beni böyle bir hesaba çekti.
Bu hastalık Allah’ın bana verdiği bir misafir. Bana pahalıya mı mal olur yoksa beni alıp götürür mü bilmiyorum ama bu benim sonumsa sonuna kadar güvenirim.
“Mezarın yerini aldın mı?” SORUYORLAR, BİRİLERİ BENİ ZATEN ÖLDÜRDÜ
Bu süreçte çocuklarınızın yanınızda olmasını ister misiniz?
Eşim temelde benimle. Onlara bir hayat kurmak için çok uğraştım. Buraya gelip ağlasalar, üzülseler bana ne fayda? daha çok sinirlendim. Ailemin bana gelip ağlayıp sızlanmasının bana bir faydası olmuyor.
Seni en çok ne etkiler?
Saçlarım dökülüyor ama sağlıklı olmam için yeterli. Ve sonra, “Cenaze yerini aldınız mı?” soruları formatlayın. Ölümümü çoktan kabul etmiş bazılarını söylüyorum.